Google Translate

  • YAKIN GEÇMİŞ

    Yıldırım Blog Uzmanı(YBU)
    Bildiğimiz kadar doğruyuz, bilmediğimiz kadar eksik. Blogger tarafından desteklenmektedir.
    31 Aralık 2024 Salı

    Ankara Şehir Plancıları Odasından Dikmen Vadisi ile İlgili Açıklama

     Dikmen Vadisi Planları Parçacıl Bir Yaklaşımla Ele Alınamaz: Verilen Tüm Yapı Ruhsatları İptal Edilmelidir!

    Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 10/08/2022 tarih ve 1542 sayılı kararıyla onaylanan yaklaşık 106 hektarlık "Çankaya İlçesi Dikmen Vadisi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı (KDGPA) Son Etap 1. Kısımda 1/5000 ölçekli Nazım İmar ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı" değişikliklerine yapılan itiraz 09/11/2022 tarih ve 2082 sayılı meclis kararıyla reddedilmiştir.

    Yapılan itiraz 2 temel noktaya ilişkindir. İlki;

    1/1000 ölçekli uygulama imar planına ait 2 nolu plan notunda; "Ticaret+konut karma kullanım alanında planda tanımlanan emsalin en çok %80‘i konut amaçlı kullanılabilir. Bu alanda yapılacak konutların ortalama büyüklüğü 120m2‘dir."

    1/5000 ölçekli nazım imar planına ait 3 nolu plan notunda; "Konut alanlarında emsal inşaat alanının %30‘una kadarki kısım istenilirse Ticaret Alanı olarak yapılabilir." ibaresinin ticari ofis görünümlü ve herhangi bir büyüklüğü sınırlandırılmamış "ofis görünümlü konut" inşa etmenin yolunu açtığına ve alanda yaşayacak nüfusun ihtiyacına göre ek sosyal donatı yetersizliği gibi sorunlar doğuracağına ilişkin olmuştur.

    İkincisi; yine uygulama imar planına ait 8 nolu plan notunda; "Planın onay tarihinden önce ruhsat almış ada/parsellerde mevcut ruhsatlar üzerinden uygulama sürdürülür." şeklindeki maddenin Yönetmeliklere aykırı olduğu gerekçesine yönelik olmuştur. 

    Abb, bu itirazı;

     

    • Planda belirtilen ticaret alanlarının ek bir inşaat emsali oluşturmayacağı, konut alanına tanımlanan inşaat emsali içerisinden karşılanacağı ve bölgedeki nüfus ve donatı hesaplamasının parselin tamamının konut olması durumuna göre yapıldığı, aksine %30 ticaret alanı yapılması halinde plana göre bölgede hesaplanan nüfusun düşeceği,
    • 8 no`lu plan notunda belirtilen hususun ise kazanılmış hakkın gözetilmesi (!) adına yapıldığından hukuka aykırı bir durumun söz konusu olmadığı,

    gerekçeleriyle ve 3. maddedeki ticaret kullanım oranını %30`dan %10`a düşürerek kısmi olarak reddetmiştir.

    Şubemiz, itirazları reddeden bu meclis kararına karşı dava açmıştır. Yapılan bu itirazı da kapsayan dava gerekçelerimiz;

    • Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 26. maddesine atıfla "kentsel teknik altyapı değerlendirmesi raporunun" hazırlanmaması,
    • İtirazların süresi içinde incelenip karara bağlanmaması,
    • Planın ele alınış biçiminde kamu yararı ve şehircilik ilkeleri bağlamında yetersiz bir yaklaşımın benimsenmesi,
    • Üst ölçek plan kararlarıyla çelişkiler barındırması,
    • Yapı ve nüfus yoğunluğunun bilimsel ve nesnel bir gerekçeye dayandırılmadan arttırılması,
    • Getirilen ek nüfus yoğunluğunu karşılayan yeni kentsel donatıların oluşturulmaması

    başlıkları altında toplanmış ve dava konusu planın iptali talep edilmiştir.

    Daha önceki davada aynı alana ilişkin 18.10.2023 tarihli yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir. Bu karara karşı itiraz edilmesi üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararını kaldırmıştır. Yani dava dosyası, İdare Mahkemesine yeniden gönderilmiş ve planlar yeniden işlerlik kazanmıştır. Bu sebeple İdare Mahkemesi 29/11/2023 tarihli ara kararıyla ek bilirkişi raporu talep etmiştir. 04/06/2024 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle;

     

    • Planın üst ölçek planlarla uyumlu olduğu,
    • Plan nüfusunun belirtildiği,
    • Planların uzun senelerdir alanda çözüm bekleyen hak sahipleri için konut gereksinimlerini çözen bir yaklaşımının olduğu,
    • Asgari sosyal ve teknik altyapı alanlarına ilişkin standartların yetersiz olduğu, yakın çevresindeki yapılaşma (8-10 kat) düşünüldüğünde 28-48 kat aralığının yargı kararlarına göre değiştirilmediği tespitleri yapılmıştır.

    Raporda planın, üst ölçek planlarla uyumlu olduğundan bahsedilmiştir. Ancak vadi tabanı niteliği taşıyan bu alanın "Özel Planlama Bölgesi" niteliği taşımasından ötürü gereğinde "Özel Proje Alanı" tespitleri yapılması ve kentsel tasarım proje ve uygulamaları geliştirilmesi gerektiği daha önceki raporlarda sabittir. Bu gibi birkaç yönüyle yetersiz olduğunu düşündüğümüz bu bilirkişi raporunun, hazırlanan planı genellikle olumlu bulan bir yaklaşımı olmasına rağmen yargı kararları dikkate alınarak bir plan hazırlanmadığı bir kez daha hukuki bir geçerlik kazanmıştır.

    Daha sonra -önceki sürece benzer şekilde- aynı alana ilişkin 12/07/2024 tarihli yürütmenin durdurulması kararına karşı itiraz edilmesi üzerine Bölge İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararını yeniden kaldırmıştır. Çünkü dava konusu planın, yargı kararının uygulanması kapsamında bir plan değişikliği olduğu, dolayısıyla planın, yargı kararının gereklerini yerine getirip getirmediğine ilişkin bir inceleme yapılması gerektiğini belirtmiştir. Yani dosya İdare Mahkemesine geri gönderilmiştir. Bunun üzerine Mahkeme, yeniden bir ek bilirkişi raporu talep etmiştir. 19/08/2024 tarihli yeni ek bilirkişi raporunda belirtilen görüşler doğrultusunda 15. İdare Mahkemesi, 2024/1937 sayılı kararıyla söz konusu PLANIN İPTALİNE karar vermiştir. Verilen kararda;

      

    • Önceki Mahkeme kararlarında belirtilen eksikliklerin devam etmesi,
    • Asgari sosyal ve teknik altyapı alanlarına ilişkin standartlara uyulmaması,
    • Nüfus ve yapı yogunluğunun Dikmen Vadisi için geçmişte öngörülen nüfusun üzerinde olması,
    • Yakın çevredeki yapılaşmanın 8-10 kat şeklinde olması ve mevcut silüetler düşünüldüğünde 28-48 kat aralığının önceki yargı kararları dikkate alınarak değiştirilmemesi,
    • Planlama alanının Ankara kenti bütününde önemli bir vadi tabanı olması ancak planın, vadinin bütünlüğü ve önemini göz ardı ederek bütüncül bir değerlendirme olmaksızın hazırlanması,
    • Yapılaşma koşullarının vadinin hava koridoru niteliğine zarar vereceği,
    • Bir gerekçeye dayandırılmadan arttırılan yapı ve nüfus yoğunluğunun Dikmen Vadisinin bu bölümünü yapılaşma baskısı ile karşı karşıya bıraktığı,
    • Vadinin morfolojik özelliğinin gerektirdiği hassasiyetin gösterilmediği,
    • Şehircilik ilkeleri ve planlama esasları ile kamu yararına ve hukuka uygun olmadığı

    gerekçeleri etkili olmuştur.

    Kısaca farklı tarihlerde hazırlanan bilirkişi raporlarının içerikleri birbirinden farklılaşsa da ortak olan görüş, Abb`nin Mahkeme kararlarını, Mahkemelerin iptal gerekçelerini dikkate alarak bir plan hazırlamadığıdır.

     

    Dikmen Vadisine yönelik farklı etaplamalarla hazırlanan ve son etaba ilişkin verilen bu kararla, yıllardır dile getirdiğimiz soruları bir kez daha sormak isteriz:

     

    • Abb, yargı kararları ve bilirkişi raporlarıyla defalarca kez tespit edilen iptal gerekçelerini dikkate alarak bir plan çalışması neden yapmamaktadır?
    • Şayet itirazlara verilen cevaplarda veya verilen savunmalarda sıkça vurgulanan "yıllardır çözüm bekleyen hak sahiplerinin konut gereksiniminin karşılanması" önceleniyorsa ortaya buna ilişkin bir yaklaşım konması gerekirken tam tersine alanda absürd bir çok katlı yapılaşma neden tercih edilmektedir?
    • Bahsettiğimiz alan Ankara`nın son derece önemli bir vadi tabanıdır. Bir vadi tabanında planlama çalışması yapmakta ısrar ediliyorsa kat yüksekliklerinin ayrıntılı etütlerle oluşturulması gerekmez midir? Birbirinden farklı kat yüksekliklerinden oluşan; vadinin güneş ışığı, mikroklima ve hava akımında belirsizlikler meydana getiren, kent siluetini olumsuz etkileyen, bölgenin açık-yeşil alan kimliğine zarar veren ve orantısız kot farklarına sebep olan yapılaşma koşullarında neden ısrarcı olunmaktadır?
    • Yapı ve nüfus yoğunluğunu bu denli artırmanın bilimsel ve nesnel gerekçeleri nelerdir? Örneğin Dikmen Vadisi Son Etap 1. Kısım kapsamındaki ve Şubemizce dava konusu edilen 29259 ada 1 ve 29260 ada 1 parsellerde daire büyüklüğü plan notlarıyla 120 m2`den 70 m2`ye düşürülmüştür. Bu kararla birlikte 1866 adet daire sayısı 3200`e çıkarılmak istenmiştir. Böylece bağımsız bölüm sayısında 2 kata varan bir artışın önü açılmak istenmektedir. Parsel bazlı dönüşümü özendirici bu gibi yoğunluk arttıran kararların temel gerekçesi nedir? Alanda birdenbire daire sayısının ikiye katlanmasını gerektirecek bir neden mi oluşmuştur? Ayrıca bu yoğunluk kapasitesine uygun gerekli sosyal-donatı alanları neden planlanmamaktadır? 
    • Özel bir yaklaşımla ele alınması gereken bir alanda gerçekten 48 kata varan yapı kütlelerine ihtiyaç var mıdır? Bu durumdan kaynaklı olarak Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinde yapıların birbirlerine olan mesafelerinde dikkate alınması gereken hesaplamaya (K=[(Y1 + Y2)/2] + 7,00 m) aykırı bir yapılaşma kamu yararı, şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarıyla bağdaşmakta mıdır? Dünyanın iklim krizi ve doğal afetleri detaylı bir şekilde tartıştığı, bunlara ilişkin çözüm ve çıkar yolları aradığı, ülkemizin 6 Şubat gibi çok kapsamlı etkisi olan bir deprem afeti yaşadığı ve olası bir Marmara depreminin son derece yakıcı bir gündem olarak karşımızda durduğu günümüzde bir doğal afet (deprem, taşkın vb.) durumunda Dikmen Vadisi özelinde hazırlanan planların afete dirençli bir yerleşim alanı olduğunu savunmak mümkün müdür?
    • Hem bir kentsel dönüşüm alanı hem de 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planında bir kısmı "Özel Planlama Bölgesi" olan bir alanın kentsel dönüşüme esas birçok uygulamayla (koruma-kullanma dengesinin gözetilmesi, dönüşüm eylem planları hazırlanması, bütüncül bir açık yeşil alan sistemi kurgulanması, alternatif bir finansal dönüşüm modeli uygulanması, projedeki konut birimlerinin alanın özgül değerleriyle birlikte ele alınıp kendi içinde farklı tipolojilerle üretilmesi vb.) ve bir kentsel tasarım projesiyle planlanabilmesi mümkünken böylesine örnek ve katılımcı bir dönüşüm modeli neden uygulanmamaktadır? Bunun yerine, başka alanlarda da gördüğümüz biçimde birbirinin tamamen aynısı planlar belediye meclislerinde neden görüşülmektedir? 

     

    Dikmen Vadisine yönelik farklı tarihlerde hazırlanan planlara karşı açtığımız ve Mahkemelerce iptal kararı verilen sayısız davamız bulunmaktadır. Yine Son Etap 1. Kısım`a yönelik askıya çıkan ve 29259 ada 1 ve 29260 ada 1 parselleri kapsayan plana, en güncel olarak 07/10/2024 tarihinde açtığımız davada daha önce iptal kararı içeren 17 adet planın bulunduğu tespitimiz bulunmaktadır. Bu iptal kararları, farklı etapları da kapsayan çeşitli plan ve plan notlarına ilişkindir. Ancak geldiğimiz noktada Mahkemelerce defalarca kez iptal kararı verilen ve deyim yerindeyse yılan hikayesine dönüşen Dikmen Vadisine yönelik hazırlanan planlarda İdarenin, Mahkemelerin iptal kararlarına yönelik bütüncül, kamu yararı ve şehircilik ilkelerini baz alan planlar üretmediği, tam tersine alanı; parçacıl, Ankara`nın kalan son doğal değerlerini de bilimsellikten uzak, alelade bir planlama yaklaşımıyla ele aldığı ortadadır.

    İptal edilen planla birlikte "Mevcut ruhsatlar üzerinden uygulamanın devam ettirileceği" yönündeki plan notu da hükümsüz hale geldiği için Abb, daha önce verilen ruhsatlar üzerinden devam eden tüm uygulamaları durdurmalı, inşaatları mühürlemelidir. Mahkemenin planların iptal edilmesine yönelik verdiği bu karar, daha önce defalarca kez olduğu gibi bir kez daha planların mesleki ve bilimsel dayanaktan yoksun olarak hazırlandığını gözler önüne sermektedir. Şubemizin yürütmüş olduğu haklı hukuki mücadelenin bir kez daha tescillendiğini tüm kamuoyuna bildirirken, Abb`nin alana ilişkin parçacıl bu yaklaşımı devam ettirmesi durumunda mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğimizi ve sürecin takipçisi olacağımızı bir kez daha bildirmek isteriz.

     

    TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi


    • Blogger Yorumları
    • Facebook Yorumları

    0 yorum:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

    Item Reviewed: Ankara Şehir Plancıları Odasından Dikmen Vadisi ile İlgili Açıklama Rating: 5 Reviewed By: econometri00
    Scroll to Top