Geçtiğimiz haftalarda “Büyükşehir Ankara Bülteni”nde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in 2016’da gerçekleştirecekleri projelere ilişkin vaadlerini, açıklamalarını okuduk. Bu projeler 6 Ocak 2016 tarihli toplantıda yeniden gündeme getirildi. Bu açıklamalar içerisinde Ankara’nın geleceğine ilişkin projelerin tanıtımı yapılmış, hedef olarak Ankaralıların önüne konulmuştur. Bilimsellikle, şehircilik ilkeleriyle ve kamusallıkla hiçbir şekilde ilişkisi olmayan, kaynak israfına yol açacak, Ankara’nın ve hemşehrilerimizin her açıdan (ekonomik, ekolojik, sosyal ve kültürel) yoksullaşmasına yol açacak her biri birer israf abidesi niteliğindeki projelere ilişkin değerlendirmelerimiz aşağıda sunulmuştur.
Ankapark bir AOÇ tahrifatıdır!
Gökçek'in ilk olarak dile getirdiği, Ankapark projesi hakkında gerçekleştirdiğimiz basın açıklaması ile kapsamlı değerlendirmemizi kamuoyu ile paylaşmıştık.(*1)
Özetle; Ankapark projesi, AOÇ'nin kuruluş, işleyiş ilke ve esaslarına aykırı, çiftliğin büyük tahrifatına neden olan, kamu kaynaklarının bir hiç uğruna harcandığı bir projedir.
Özetle; Ankapark projesi, AOÇ'nin kuruluş, işleyiş ilke ve esaslarına aykırı, çiftliğin büyük tahrifatına neden olan, kamu kaynaklarının bir hiç uğruna harcandığı bir projedir.
Ulus esnafı AŞTİ'ye taşınamaz!
Bahsi geçen açıklamada Sayın Gökçek, yeni otobüs terminalinin Nata Vega AVM’nin güneyine taşınacağını, AŞTİ’nin bulunduğu alana Ulus esnafının taşınacağını belirtmektedir. AŞTİ'nin mülkiyeti uyarınca yıkıp dönüştürülen tarihi kent merkezindeki esnafının buraya taşınması mümkün değildir. AŞTİ'nin AOÇ arazisi içerisinde olduğunu ve Mustafa Kemal’in şartlı bağışı uyarınca bu arazi üzerinde ticari faaliyet yürütülemeyeceğini hatırlatırız. Ayrıca on yıllardır Ulus merkezde bulunan esnafın topluca bulundukları alandan söküp koparılarak başka alanlara zorla gönderilmesi, hem Ulus kent merkezinin ekonomik ve kültürel dokusunda yıkım yaratacak, hem de Ankaralılar için yeni maliyetler yaratacaktır.
İmrahor vadisi bir çılgınlık ile yok edilemez!
Ankara'ya deniz getireceğim diye, kanal öykünmeciği ile Ankara için bir çılgınlık da İmrahor Vadisi üzerinde uyarlanmaya çalışılmaktadır. "Kanal Ankara Projesi" ile de ilgili daha önceden detaylı açıklamalarımızı sunmuştuk.(*2)
Belirtmek isteriz ki, Ankara'nın doğal ekosisteminin parçası İmrahor Vadisi ve yamaçları boyunca yapılan imar plan değişikliklerinin, kentsel dönüşüm ve gelişim proje alan ilanı kararlarının iptali için tarafımızca açılmış on altı dava bulunmaktadır. Doğal varlıklarımızı, değerlerimizi koruyacak bu alanları yapılaşmaya açtırmayacağız.
Belirtmek isteriz ki, Ankara'nın doğal ekosisteminin parçası İmrahor Vadisi ve yamaçları boyunca yapılan imar plan değişikliklerinin, kentsel dönüşüm ve gelişim proje alan ilanı kararlarının iptali için tarafımızca açılmış on altı dava bulunmaktadır. Doğal varlıklarımızı, değerlerimizi koruyacak bu alanları yapılaşmaya açtırmayacağız.
Kentsel dönüşüm; yıkım, yıkım, yok(um)
Dikmen, Mamak, Hıdırlıktepe, Atıfbey, İsmetpaşa kentsel dönüşüm projeleri, Hacıbayram yenileme projesi gibi Ankara'nın dört bir yanında öngörülen dönüşüm projeleriyle yıkıcı toplumsal sınıfsal etkiler oluşmakta, kent mekanı sosyo-mekansal olarak sermayenin bitmeyen kar hırsı ile yeniden biçimlenmekte ve kentsel çelişkiler derinleşmektedir. Hakim yapılar bir yandan toplumu güçsüzleştirken, yerinden ederken, yerini yeni değerlerle varsıllara bırakmaktadır. Yakıcı, yıkıcı bir hızla yapılması planlanan bu projeler geri dönülmez toplumsal ayrışma/kopuş alanlarıdır.
Yoksula zulmettirmeyeceğiz!
Kentsel alanla sınırlı olmayan kentsel dönüşüm, kırsal alanlara da yayılmaktadır. Ankara'nın kırsalı içinde, kentten 28-30 km uzakta, yoksullara sürgün yerleşkesi inşa etme yolunda hazırlıklar yapılmakta ve bununla ilişkili olarak bir de "Dar gelirliye konut" söylemi işlenmektedir. Bağ-bahçe alanlarının, kırsal yerleşim alanlarının zorla yapılaşması amacıyla Hallaçlı, Velihimmetli, Fevziye, Çayırlı mahalleleri kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanları ilan edilmiş; tarafımızca açılmış sekiz dava ile bu kararların iptali talep edilmiştir.
Ankara’nın çeperindeki tarım alanlarının imara açılması belirli kesimlere yüksek gelir imkanı sağlarken, uzun vadede tüm Ankaralılar üzerinde ekonomik olarak olumsuz etki yaratacaktır. Sırf belirli kesimlerin zenginleşmesi için yapılaşmaya açılacak bu sahaların altyapı ve üstyapı ihtiyaçları tüm Ankaralılara yüklenecektir.
Ankara’nın çeperindeki tarım alanlarının imara açılması belirli kesimlere yüksek gelir imkanı sağlarken, uzun vadede tüm Ankaralılar üzerinde ekonomik olarak olumsuz etki yaratacaktır. Sırf belirli kesimlerin zenginleşmesi için yapılaşmaya açılacak bu sahaların altyapı ve üstyapı ihtiyaçları tüm Ankaralılara yüklenecektir.
Mahkemece plan iptal edilmişken, Dikmen-Kızılay Teleferik Hattı hala nasıl bir vaad olabilir?
Kamuoyunu yanıltmak pahasına, yargı kararlarına rağmen hala Dikmen - Kızılay teleferik hattının halka vaadedilmesini idrak edemiyoruz. Teleferik hattı iptali için tarafımızca açılan davada Ankara 14. İdare Mahkemesi işlemin iptaline hükmetmiştir. Yargı tanımazlığı bir usul haline getiren Ankara Büyükşehir Belediyesi idaresini hukuka, bilimselliğe, nesnelliğe saygı göstermeye davet ediyoruz.
Öte yandan tekrar tekrar belirtmek gerekir ki nüfusu 5 milyonu aşmış bir metropol olan Ankara’da teleferik hatlarıyla ulaşım sorununun çözüleceğini ummak hayalcilikten ibarettir. Toplu taşıma biçimlerinin taşıma kapasiteleri açısından yapılacak öz bir değerlendirme, karşılaştırma dahi bunu izah etmekte yeterlidir. Sayın Gökçek yönetimindeki Ankara Büyükşehir Belediyesi özel araç sahipliliğine dayanan ulaşım politikasıyla Ankara ulaşımını tam anlamıyla bir kördüğüm haline getirmişken buna bir de teleferik projelerinin eklemlenmesi hemen çözülmesi gereken Ankara ulaşım sorununu daha da içinden çıkılmaz bir noktaya taşıyacaktır.
Öte yandan tekrar tekrar belirtmek gerekir ki nüfusu 5 milyonu aşmış bir metropol olan Ankara’da teleferik hatlarıyla ulaşım sorununun çözüleceğini ummak hayalcilikten ibarettir. Toplu taşıma biçimlerinin taşıma kapasiteleri açısından yapılacak öz bir değerlendirme, karşılaştırma dahi bunu izah etmekte yeterlidir. Sayın Gökçek yönetimindeki Ankara Büyükşehir Belediyesi özel araç sahipliliğine dayanan ulaşım politikasıyla Ankara ulaşımını tam anlamıyla bir kördüğüm haline getirmişken buna bir de teleferik projelerinin eklemlenmesi hemen çözülmesi gereken Ankara ulaşım sorununu daha da içinden çıkılmaz bir noktaya taşıyacaktır.
Hiç uyulmayan "Metro" taahhütleri...
Bilindiği üzere, Ankara kentsel ulaşım yatırımları içinde metro projeleri AKP döneminde bir türlü taahhüt edildiği şekilde hayata geçirilememiştir.(*3) (*4)
Söz konusu açıklamalarda Gökçek, havaalanı metrosunun üç yılda biteceğini ifade etmiştir. Ancak bilinçli olarak tamamlanmayan projelerden, bütçeyi planlayamamaktan kaynaklı ertelemelerden, entegrasyon, sinyalizasyon gibi sorunlarla dolu bir metro işleyişinden deneyimlediğimiz kadarıyla bu vaadler laf-ı güzaftır.
Söz konusu açıklamalarda Gökçek, havaalanı metrosunun üç yılda biteceğini ifade etmiştir. Ancak bilinçli olarak tamamlanmayan projelerden, bütçeyi planlayamamaktan kaynaklı ertelemelerden, entegrasyon, sinyalizasyon gibi sorunlarla dolu bir metro işleyişinden deneyimlediğimiz kadarıyla bu vaadler laf-ı güzaftır.
Bütçe yetersizliği mi yoksa yanlış kaynak kullanım politikaları mı?
“Büyükşehir Belediyesi sınırları içine alınan 9 ilçeye büyük yatırımlar yapıldı. Bunlar bizim bütçemizi ziyadesiyle zorluyor.” Gökçek'in yaptığı bu açıklamanın akabinde basında en çok yer bulan konulardan biri de Büyükşehir Belediye sınırının il sınırına genişletilmesi dolayısıyla yeni eklenen yedi ilçeye hizmet sunmada Büyükşehir Belediyesinin yaşadığı zorluklar oldu. Kamuoyunda Bütünşehir Yasası olarak bilinen 6360 sayılı Kanun’un çıkarılması sürecinde Ankara, Konya gibi geniş alanlarda hizmet vermesi beklenen belediyelerin zorluklarla karşılaşabileceğini kanuna dair altyapı çalışmalarının yapılmadan alelacele kanunun çıkarılmasının aksaklıklar yaratabileceğini daha önceden vurgulamıştık. Hatırlatmak isteriz ki bu kanunun en büyük savunucularından birisi Sayın Gökçek idi. Bugün ise bu kanunun getirdiği zorluklar sebebiyle serzenişte bulunmak hiç samimi değildir. Önerimiz Ankapark, Gökkuşağı gibi fantastik, batık projelere kamu kaynaklarını harcamaktan vazgeçip Ankara’nın kaynaklarını toplumsal çıkarlara harcamasıdır.
Kamu yararını korumakla yükümlü Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni bir kez daha uyarıyor, ve bu hukuksuz, şehircilik ilkelerine aykırı projelerden vazgeçmesi konusunda çağrıda bulunuyoruz. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun desteği ile açıklanan bu projelerin tamamı kentsel yoksulluğu artıracak, Ankaralıların ekonomik, ekolojik ve sosyo-kültürel anlamda yaşamını zorlaştıracak ve kötüleştirecek bir kabusun parçalarıdır. Merkez-yerel işbirliği ile kentsel kamusal alanlarımıza yapılması planlanan müdahalelere karşı mücadele edecek, AKP'nin 2016 Ankara planlarına geçit vermeyeceğiz!
Kaynak: http://spoankara.org/
0 yorum:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.