Google Translate

  • YAKIN GEÇMİŞ

    Yıldırım Blog Uzmanı(YBU)
    Bildiğimiz kadar doğruyuz, bilmediğimiz kadar eksik. Blogger tarafından desteklenmektedir.
    22 Nisan 2015 Çarşamba

    Miras Kalan Arsanın Kat Karşılığı Verilmesinde Vergileme

    Arsa karşılığı olarak daire ve dükkanlar (bağımsız bölümler) verilmesi şeklinde yürütülen özel inşaatlarda, halen net bir çözüme kavuşturulamamış olan çeşitli vergileme sorunları ile karşılaşılmaktadır. Özel inşaat yapımında vergileme açısından biraz daha farklı yorum ve uygulamalara rastlanan, miras kalan arsanın kat karşılığı verilmesinden elde edilen gayrimenkuller (bağımsız bölümler) ile ilgili vergileme konusu da güncelliğini koruyan sorunlardandır. Miras yoluyla edinilen arsanın kat karşılığı verilmesinden elde edilen bağımsız bölümlerin satışından sağlanan kazançlar, şartlara göre GVK’nın 37 nci maddesi uyarınca ticari kazanç veya mükerrer 80 inci maddesi uyarınca değer artış kazancı olarak vergilendirilebilir. Ticari işletme veya organizasyon niteliği taşımayan bu tür satışlarda, çoğu yargı kararlarında da benimsendiği üzere, değer artış kazancı olarak vergileme yapılması yasal hükümlere daha uygundur. Yasal düzenlemelere uygun vergileme açısından, vergiyi doğuran olayın doğru kavranması önem arz etmektedir.
    Anahtar Kelimeler: Arsa karşılığı inşaat, bağımsız bölümler, ticari kazanç, değer artış kazancı, iktisap tarihi, tapuda cins tashihi, arsa payı.
    1. GİRİŞ
    Son yıllarda bina inşaatı sektöründe artan hareketliliğe bağlı olarak, vergileme açısından çözüm bekleyen çeşitli sorunlar da gündemdeki yerini ve önemini korumaktadır. Bu alanda faaliyet gösteren firmaların arsa temin şekline bağlı olarak, maliyet kayıtları ve vergileme şekilleri de farklılık arz edebilmektedir.
    Arsa karşılığı olarak daire ve dükkanlar (bağımsız bölümler) verilmesi şeklinde yürütülen özel inşaatlarda, halen net bir çözüme kavuşturulamamış olan çeşitli vergileme sorunları ile karşılaşılmaktadır. Arsa maliyetinin tespiti, arsa sahibine isabet eden dairelerde bedel tespiti ve bunların satışı halinde ne şekilde vergileneceği gibi hususlar halen tam olarak açıklığa kavuşturulamamıştır. Bu konularda, vergileme açısından çok farklı yorumlara ve uygulamalara rastlanabilmektedir.
    Bu yazımızda, özel inşaat yapımında vergileme açısından biraz daha farklı yorum ve uygulamalara rastlanan, miras kalan arsanın kat karşılığı verilmesinden elde edilen gayrimenkuller (bağımsız bölümler) ile ilgili vergileme konusu ele alınacaktır.
    2. MEVZUAT VE YARGI KARARLARI
    2. 1. Yasal Hükümler
    2. 1. 1. Ticari Kazanç Açısından
    Gelir Vergisi Kanunu (GVK)’nun 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu genel bir hüküm olarak belirtildikten sonra, özel olarak 4 üncü bentde, “gayrimenkullerin alım, satım ve inşası ile devamlı uğraşanların kazançları”nın da GVK uygulamasında ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.
    Diğer taraftan, aynı maddenin 6 ncı bendinde, satın alınan veya trampa ile iktisap olunan arazinin 5 yıl içinde parsellenip bu sürede veya daha sonraki yıllarda kısmen veya tamamen satılması kazançları da ticari kazanç olarak hükme bağlanmıştır.
    2. 1. 2. Diğer Kazanç ve İratlar Açısından
    GVK’nın 80 inci maddesinde 7 nci gelir unsuru olarak, Diğer Kazanç ve İratlar başlığı altında Değer Artış Kazançları ile Arızi Kazançlar belirtilmiştir. Yani, diğer kazanç ve iratlar kapsamına giren gelirler, değer artış kazançları ve arızi kazançlar şeklinde iki ayrı grup olarak düzenlenmiştir. Değer artış kazançları mal ve hakların elden çıkarılmasından, arızi kazançlar ise devamlılık arzetmeyen faaliyetlerden sağlanan kazançlar şeklinde ele alınmıştır.
    GVK’nın mükerrer 80 inci maddesinin 6 ncı bendi hükmüne göre;
    “İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin 1, 2, 4 ve 7 numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai üretimde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak 5 yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (kooperatif ortaklarının edindikleri gayrimenkuller, tahsis tarihinde satın alınmış sayılır)”,
    Değer artış kazancı olarak gelir vergisinin kapsamına girmektedir.
    GVK’nın 82 nci maddesinin 1 inci bendi hükmüne göre de;
    “Arızi olarak ticari muamelelerin icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassuttan (aracılıktan) elde edilen kazançlar”,
    Arızi kazanç olarak gelir vergisinin konusuna girmektedir.
    2. 2. İdari Düzenlemeler
    Bilindiği üzere, Gelir İdaresinin düzenlemeleri yönetmelik, genel tebliğ, sirküler ve özelgeler şeklinde olmaktadır. Yapılan idari düzenlemeler zaman içinde konuyu farklı yönleri ile ele alsalar da, genel yaklaşım, gayrimenkullerin aynı kişiye farklı tarihlerde veya farklı kişilere aynı tarihte satılması veya birbirini izleyen yıllarda satılması durumlarında, devamlı olarak bu işlerle uğraşıldığının kabul edilmesi ve elde edilen kazancın ticari kazanç olarak vergilenmesi şeklindedir. Konuya ilişkin son dönem idari düzenlemeler olarak, bir adet sirküler ile bir adet özelgeye yer verilecektir.
    2. 2. 1. 76 Nolu Gelir Vergisi Sirküleri
    Gelir İdaresinin 25.03.2011 tarih ve “GVK-76/2011-2 Değer Artış Kazancı” sayılı Gelir Vergisi Sirküleri (76 Nolu Sirküler), gayrimenkullerin elden çıkarılmasında ‘değer artış kazancının hesaplanmasına esas iktisap tarihi’ konusunu açıklarken, verdiği bazı örneklerle miras kalan arsanın kat karşılığı verilmesi durumuna da değinmektedir.
    Sirkülerin 4 üncü bölümünde, gayrimenkullerde iktisap tarihi olarak, ‘tapuya tescil’ veya ‘fiilen kullanıma tahsis’ tarihlerinden, önce olanın esas alınması gerektiği belirtilmektedir. 5 inci bölümde yer alan açıklamalar ve verilen örnekler aşağıdaki gibidir.
    “5. Cins Tashihi Yapılan Gayrimenkuller ile Kat Karşılığı Olarak Müteahhit veya Konut Yapı Kooperatiflerinden Alınan Gayrimenkullerin Satılması Halinde İktisap Tarihinin Belirlenmesi
    Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 16.03.2010 gün ve 2010/4-1697 No.lu Genelgesinde, cins değişikliği (cins tashihi), bir taşınmaz malın cinsinin, yapısız iken yapılı veya yapılı iken yapısız hale; bağ, bahçe, tarla vb. iken arsa,  arazi iken, bağ, bahçe vb. duruma dönüştürmek için paftasında ve tapu sicilinde yapılan işlem olarak tanımlanmıştır.
    Arazi vasfında iktisap edilen gayrimenkulün belediyelerce ifraz ve taksim işlemine tabi tutularak satılması halinde iktisap tarihi olarak arazinin iktisap edildiği tarih değil, belediyenin ifraz işlemi sonucu arsa vasfını kazanarak, cins tashihi yapıldığı tarihin esas alınması gerekir.
    Arsa olarak iktisap edilen gayrimenkul üzerine bina inşa edilmesi veya söz konusu gayrimenkulün kat karşılığı verilmesi sonucu alınan gayrimenkullerin tapuya tescili, cins tashihi sayılarak tapuya tescil tarihinin iktisap tarihi olarak kabul edilmesi gerekir. 
    Gayrimenkullerin ivazsız şekilde iktisap edilmesi değer artışı kazancının konusuna girmemektedir. Bu çerçevede ivazsız olarak iktisap edilen gayrimenkulün üzerine, sahibi tarafından inşa edilen veya kat karşılığı olarak alınan gayrimenkullerin, daha sonra elden çıkarılması halinde elde edilen gelir, değer artışı kazancı kapsamında değerlendirilmeyecektir.
    Örnek 5:
    Bayan (F)’nin, 05.08.1999 tarihinde satın aldığı arsayı, 23.01.2005 tarihinde kat karşılığı olarak müteahhide vererek almış olduğu gayrimenkuller, 25.04.2007 tarihinde tapuya tescil edilmiştir.
    Kat karşılığı alınan gayrimenkuller yeni bir iktisap olarak kabul edilecek ve değer artışı kazancının tespitinde gayrimenkullerin tapuya tescil edildiği 25.04.2007 tarihi esas alınacaktır. Fiilen kullanımın tapu tescilinden önce gerçekleşmesi halinde ise bu tarihin esas alınacağı tabiidir.
    Örnek 6: 
    Bayan (E) tarafından 25.10.1992 tarihinde satın alınan ve tapuya arazi olarak tescil edilen gayrimenkulün belediyece ifraz işlemi sonucu, 27.07.2008 tarihinde cins tashihi gerçekleştirilerek tapuya arsa olarak tescili yapılmıştır.
    Değer artışı kazancının tespiti açısından, söz konusu değişikliğin (cins tashihi) yapıldığı 27.07.2008 tarihinin esas alınması gerekir.
    Örnek 7:
    Bay (B)’ye veraset yoluyla intikal eden iki katlı ahşap bina, yıkılıp yerine yeni bir bina yapması ve bu yeni binadan kendisine iki adet daire verilmesi karşılığında, müteahhide verilmiştir. Bay (B), müteahhitten kat karşılığı aldığı iki adet daireyi teslim aldığı yıl içinde satmıştır.
    İvazsız olarak (veraset yoluyla) iktisap edilen gayrimenkulün, cins tashihi yapılarak kat karşılığı verilmesi halinde, “ivazsız iktisap edilme” niteliği değişmeyeceğinden, gayrimenkulün satışından elde edilen gelir de değer artışı kazancına tabi olmayacaktır.”
    2. 2. 2. Özelge
    İzmir Vergi Dairesi Başkanlığının 14.08.2012 tarih ve 762 sayılı Özelgesinin konuya ilişkin kısımları aşağıdaki gibidir[1].
    “Özel hukuk ve Vergi Hukuku ilişkileri söz konusu olduğunda vergilendirme işlemlerinde Vergi Hukukunun kendi kuralları esas tutulur. Başka bir anlatımla özel hukuka göre tamamlanmış geçerli bir durum, vergi hukukunda farklı mütalaa edilebileceği gibi özel hukuk açısından geçersiz sayılacak işlemler bazı vergisel sonuçlar doğurabilir. Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3′üncü maddesinin (b) bendinde belirtildiği üzere vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.
    193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37′nci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükmüne yer verilmiş olup, anılan maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde ise, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden elde ettikleri kazancın ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.
    Diğer taraftan, ticari faaliyet emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin ticari faaliyet olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin ticari faaliyet sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte,  faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması, şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşması gerekmektedir.
    Gayrimenkul alım satımı bir organizasyon içinde yapıldığında alım satımın ticari faaliyetin bir unsuru sayılması, ancak ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde ise, faaliyetin devamlılık kasıt ve niyeti ile yapıldığını belirleyen objektif ölçü olarak muamelede çokluk olup olmadığına bakılması gerekmektedir.
    Buna göre, alım ve satıma konu edilen gayrimenkulün ivazsız iktisap edilmesi nedeniyle, bu gayrimenkulün satışından elde edilen kazancın değer artışı kazancı olarak vergilendirilmesi söz konusu olmayacaktır. 
    Ancak, söz konusu gayrimenkulün satışının ticari bir organizasyon içerisinde yürütülmesi veya bu tür organizasyon içinde yürütülmemekle beraber aynı kişiye farklı tarihlerde veya farklı kişilere aynı tarihte satılması veya birbirini izleyen yıllarda satılması durumunda ise yapılan satışlar devamlı olarak gayrimenkul alım-satım işiyle uğraşıldığına karine teşkil edeceğinden, elde edilen kazancın Gelir Vergisi Kanunu’nun 37′nci maddesi çerçevesinde ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerekmektedir…”.
    2. 3. Yargı Kararları
    Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu (VDDK)’nun ve ilgili dairelerinin konu ile doğrudan veya yakından ilgili bazı son dönem kararları özetle aşağıdaki gibidir[2].
    Danıştay VDDK’nın 05.11.2010 tarih ve E. 2009/669, K. 2010/490 sayılı Kararı:
    “1993 yılında alınan arsanın arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince müteahhide teslimi sonucunda elde edilen bağımsız bölümlere özgülenen arsa paylarını gösterir kat irtifakının Haziran 2003 yılında muris adına tescil edildiği, bu bağımsız bölümlerin 2004 yılında elden çıkarılmasında mükerrer 80 inci maddede öngörülen dört yıllık sürenin başlangıcı olarak bağımsız bölümlerin özgülendiği arsa paylarının muris adına tescilinin yapıldığı tarihten başlatılarak hesaplanmasının gerektiği.”
    Danıştay 4. Dairenin 09.11.2010 tarih ve E. 2010/1869, K. 2010/5546 sayılı Kararı:
    “Davacıya miras yoluyla intikal eden hisseli arsanın müteahhide kat karşılığı verilmesi suretiyle hissesine düşen dairelerin satışı nedeniyle elde edilen gelirin, inşaatın yapıldığı gayrimenkulün iktisabında ticari amaç bulunmadığı, arsanın binaya binanın da nakde çevrilmesi yoluyla miras kalan taşınmazın servetin değerlendirilmesi kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle yapılan satışların ticari faaliyet olarak değerlendirilemeyeceği.”
    Danıştay 3. Dairenin 09.11.2010 tarih ve E. 2010/4655, K. 2010/3497 sayılı Kararı:
    “Veraset yoluyla intikal eden arsa üzerine arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca inşa olunan binadan arsa sahibinin hissesine düşen bölümlerin satışında, veraset yoluyla intikal eden arsanın değil, arsa üzerine inşa edilen bağımsız bölümlerin satışı söz konusu olup, GVK’nın mükerrer 80 inci maddesinin 6 ncı bendinde öngörülen süre dolmadan yapılan daire satışından elde edilen kazancın değer artışı kazancı olarak vergilendirileceği.”
    Danıştay 3. Dairenin 31.05.2011 tarih ve E.2010/2830, K.2011/2621 sayılı Kararı:
    “Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca edinilen (10) bağımsız bölümün 2007 yılında satıldığı tespit edilen olayda, devamlılık unsurunun varlığına işaret eden sayıda satış işlemi bulunmakla beraber, ivazsız iktisaptan dolayı alışlar yönünden, bu şartın gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği, veraset yoluyla intikal eden arsa üzerine inşa olunan binadan mirasçılara bağımsız bölüm bırakılması servetin biçim değiştirmesi niteliğinde olup, bu şekilde bağımsız bölüm satışından elde edilen gelirin, ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilemeyeceği.” 
    3. KONUYA İLİŞKİN BİR ÖRNEK VE DEĞERLENDİRME
    3. 1. Örnek
    Bayan (A), babasından miras kalan arsaya inşaat yapması için Müteahhit (B) ile 2012 yılı Nisan ayında anlaşmıştır. Yapılacak toplam 8 dairenin 4’ünün arsa payı olarak verilmesi ve diğer 4’ünün ise müteahhide kalması konusunda sözleşme düzenlenmiş, 2013 yılı Haziran ayında inşaat bitmiş ve 4 daire arsa sahibi Bayan (A)’ya verilmiştir. Arsanın 2013 yılı emlak vergisi değeri 50.000 TL’dir. Müteahhit (B) yaptığı bina için toplam 600.000 TL harcamış, her biri eşit özellikte ve büyüklükte olan daireler için (600.000 / 8 =) 75.000 TL maliyet hesaplamıştır. Ayrıca, Mülga 30 no.lu KDV Genel Tebliği uyarınca arsa sahibine verilen dairelerin KDV’sini belirlemek için takdir komisyonunca her bir dairenin emsal bedeli 100.000 TL olarak takdir edilmiştir[3]. Bayan (A) dairelerin birini ikameti için kullanmaya başlamış, ikincisini Temmuz 2013’de 100.000 TL’ye, üçüncüsünü Aralık 2013’de 120.000 TL’ye, sonuncusunu ise Eylül 2014’de 150.000 TL’ye başkalarına satmıştır.
    Bayan (A)’nın daire satışları yaptığı ve vergisini vermediği yönündeki ihbar üzerine denetim elemanı görevlendirilmiş ve vergi incelemesine başlanmıştır. İnceleme sırasında konunun vergi mevzuatı ve idare uygulamaları ile yargı kararları karşısındaki durumu araştırılarak değerlendirilmiş, birden fazla yılda birden fazla kişiye satış yapıldığı tespiti ile idare görüş ve uygulamaları dikkate alınarak Bayan (A)’nın ticari kazanç yönünden vergilendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
    Bu örnekte, ticari kazanç kabulü halinde alınan bedellerin hasılat olacağı açıktır; ancak maliyet olarak arsa emlak vergi değerinin mi, inşaat maliyetinin mi, yoksa takdir edilen emsal bedellerin mi esas alınacağı belirlenmelidir. Gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında inşaat maliyeti, KDV uygulamasında ise emsal bedel kabul edilmektedir. Yargı kararlarının bazısına göre, bu örnek olayda servetin şekil değiştirmesi var olup vergileme söz konusu olmazken, birçoğuna göre de, değer artış kazancı ile vergileme söz konusu olmaktadır.
    İdari düzenlemeler ise, bir taraftan 76 nolu Sirkülerde murisin değer artış kazancı olarak vergilendirilemeyeceğini kabul ederken, diğer taraftan önceki bölümde değinilen özelgelerle uygulamada ticari kazanç olarak murisi vergileme yolunu benimsemektedir. Ancak, değer artış kazancı olarak vergileme yapılamayan bir durumda, daha ağır mükellefiyetleri olan ticari kazanç kabulü ile vergileme yapılması doğru değildir. İdari düzenlemeler, bazı yargı kararlarına uyumu gözetirken, olayın gerçek mahiyetine uygun vergileme yapılması gereğini de göz ardı etmemelidir.
    Örneğe dönecek olursak, Bayan (A)’nın ticari bir amacı veya ticari bir organizasyon ihtiyacı yoktur. Kendi ikametine ayırdığı daire ile Temmuz 2013’de emsal bedel üzerinden sattığı daireler için bir kazanç da söz konusu değildir. Ancak, daha sonraki tarihlerde 100.000 TL’lik emsal bedelin üzerinde yaptığı satışlarda bir kazanç söz konusudur ve değer artış kazancı olarak vergilenmelidir.
    3. 2. Değerlendirme
    KDV Tebliğinde arsa karşılığı daire alımında emsal bedele göre KDV hesaplanması öngörülmekte iken, uygulamada gelir veya kurumlar vergisi açısından müteahhidin maliyet olarak kaydedebileceği tutar arsa sahibine verilen dairelerin maliyet bedeli olarak kabul edilmektedir. Arsa sahibine verilen bölümlerin sadece inşa maliyetinin arsa maliyeti olarak kabul edilip müteahhidin diğer maliyetlerine ilave edilmesi yolu ile kazanç tespiti, KDV açısından yapılan düzenlemelerle çelişmektedir. Gerçekte müteahhidin arsa maliyeti, arsa sahibine verilen bağımsız bölümlerin bedelidir. Bu bedel ise, KDV uygulamasında benimsendiği üzere emsal bedel olmalıdır. Bu durumda, arsa sahibinin iktisap bedeli ile müteahhidin maliyet bedeli de uyumlu hale gelmektedir.
    Miras yoluyla edinilen arsanın kat karşılığı verilmesinden elde edilen bağımsız bölümlerin satışından sağlanan kazançlar, şartlara göre GVK’nın 37 nci maddesi uyarınca ticari kazanç veya mükerrer 80 inci maddesi uyarınca değer artış kazancı olarak vergilendirilebilir. Arızi ticari kazanç hükümleri kapsamında diğer kazanç ve irat olarak vergilendirme ihtimali yoktur. Ticari kazanç kapsamında vergilendirme yapıldığında, mükelleflerin defter tutmaları, fatura alıp vermeleri, beyanname vermeleri gibi tacirlere özgü bir çok mükellefiyeti yerine getirmeleri gerekmektedir. Ancak, değer artış kazancı olarak vergilendirme durumunda, bu mükellefiyetlere uymak söz konusu olmamaktadır.
    Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesi uyarınca, vergilendirmede vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyeti esastır. Bir çok yargı kararında;
    -        Olayda birden fazla gayrimenkul satılmış olmasının yapılan işin devamlılık taşıdığının kabulü ve ticari faaliyetin varlığı için yeterli olmadığı,
    -        İnşaatın yapıldığı gayrimenkulün iktisabında ticari amaç bulunmadığı,
    -        Arsa üzerindeki inşaatın servetin değerlendirilmesi amacıyla yapıldığı ve bu yolla servetin biçim değiştirdiği,
    -        Arsa sahibinin bunun dışında başkaca gayrimenkul alım-satım ve inşa işiyle uğraşmadığı,
    Gerekçeleriyle, veraseten iktisap edilen arsanın kat karşılığı verilmesi yoluyla edinilen bağımsız bölümlerin satışının ticari kazanç olarak vergilendirilemeyeceği kabul edilmiştir. Dolayısıyla bu tür kazançların, kat karşılığı edinilen bağımsız bölümlerin satışı ticari bir organizasyon ihtiyacını ve devamlılık unsurunu taşımıyorsa, yargı kararlarında da vurgulandığı üzere ticari kazanç değil, değer artış kazancı kapsamında vergilenmesi yasal hükümlere daha uygundur. Ancak, idari düzenlemelerde görülen genel yaklaşım, satış adedinin veya alıcı sayısının çokluğu durumunda ticari kazanç kapsamında vergileme yapılması şeklinde olup, idarenin bu yaklaşımı çoğu yargı kararları ile de çelişmektedir.
    4. SONUÇ
    GVK’nın mükerrer 80 inci maddesinin 6 ncı bendi uyarınca değer artış kazancı olarak vergileme yapılmasında, ivazsız iktisap hallerinden miras yoluyla edinilmiş gayrimenkullerin devir alındıkları durumları ile veya önemli sayılmayan değişiklikler (kadastro geçmesi gibi) sonrasında satılmasının vergileme kapsamı dışında olduğu açıktır. Ancak, verilen arsanın karşılığında elde edilen yeni bağımsız bölümlerle vasıf değişmiştir ve artık veraseten olmayan (trampaya dayalı) yeni bir iktisap söz konusudur. İdari düzenlemeler ve yargı kararları da bu olguyu açıkça kabul etmektedir. Bu durumda, yeni iktisap için, bağımsız bölümlerin alındığı tarih olan tapuya tescil veya fiili kullanım tarihlerinden önce olanının, değer artış kazancı hesabına ilişkin 5 yıllık sürenin başladığı tarih olarak kabulü gerekir. Yani, ivazsız (miras yoluyla) intikal vasfı yeni bağımsız bölümler alınması ile kesilmeli, ivazlı (trampa ile) iktisaba dayalı 5 yıllık süre içindeki ticari nitelik taşımayan bağımsız bölüm satışları değer artış kazancı olarak vergilendirilmelidir. 76 no.lu Gelir Vergisi Sirkülerinde kabul edilen, yeni bağımsız bölümlerin de veraseten intikal nedeniyle değer artış kazancı olarak vergilendirilmemesi yönündeki çelişkili görüş, bu çerçevede yeniden gözden geçirilmelidir.
    GVK’da ticari faaliyetin göstergelerinin neler olduğu konusunda tam bir açıklık yoktur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 3 üncü maddesinde, anılan Kanunda düzenlenen hususlarla, bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiillerin ticari işlerden olduğu hükme bağlanmıştır. Şu halde, ticari bir işten bahsedilebilmesi için, yürütülen faaliyetin ticari bir işletme veya organizasyon ihtiyacını ortaya çıkarması; yani devamlılık, kazanç sağlama gayesi, defter tutma, iş yeri açma gibi unsurlardan bir veya bir kaçını taşıması gereklidir. Bu niteliklere uymayan arsa karşılığı edinilen bağımsız bölümlerin satışında, çoğu yargı kararlarında da benimsendiği üzere, ticari kazanç yerine değer artış kazancı kapsamında vergileme yapılması hiç şüphesiz yasal hükümlere daha uygundur.
    KAYNAKLAR
    1. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
    2. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu
    3. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu
    4. 76 Nolu Gelir Vergisi Sirküleri
    5. Özelgeler
    6. Danıştay Kararları

    [1] Ankara Vergi Dairesi Başkanlığının 30.11.2012 tarih ve 1222 sayılı Özelgesi de aynı mahiyettedir.
    [2] Aynı konuya ilişkin olarak aşağıdaki kararlara da bakınız.
    - Danıştay VDDK’nın 02.07.1993 tarih E.1993/36, K.1993/78 sayılı Kararı
    - Danıştay 3. Dairenin 20.02.2001 tarih ve E.1999/3352, K.2001/584 sayılı Kararı
    - Danıştay VDDK’nın 22.04.2005 tarih E.2004/46, K.2005/103 sayılı Kararı
    - Danıştay VDDK’nın 22.04.2005 tarih E.2005/48, K.2005/105 sayılı Kararı
    - Danıştay VDDK’nın 27.05.2005 tarih E.2005/59, K.2005/130 sayılı Kararı
    - Danıştay VDDK’nın 14.04.2006 tarih E.2005/265, K.2006/107 sayılı Kararı
    - Danıştay 4. Dairenin 06.02.2010 tarih ve E. 2011/691, K. 2012/269 sayılı Kararı
    - Danıştay 4. Dairenin 23.03.2010 tarih ve E.2009/32, K.2010/1495 sayılı Kararı
    - Danıştay 9. Dairenin 24.06.2010 tarih ve E. 2010/1321, K. 2010/3414 sayılı Kararı
    [3] Aynı anlayış  KDV Genel Uygulama Tebliği’nde de korunmaktadır.
    * Bu Makale, Maliye Hesap Uzmanları Derneğinin izniyle yayımlanmaktadır. Bu Makale Vergi Dünyası Dergisi’nin Aralık 2014 Sayısında Yayımlanmıştır. HUD Camiasına ve Değerli Yazara MÜHAK’a desteklerinden ötürü teşekkür ederiz.
    Kaynak: www. vmhk.org.tr


    • Blogger Yorumları
    • Facebook Yorumları

    0 yorum:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

    Item Reviewed: Miras Kalan Arsanın Kat Karşılığı Verilmesinde Vergileme Rating: 5 Reviewed By: econometri00
    Scroll to Top